Suriye'nin içinde bulunduğu karmaşa her geçen gün daha da derinleşiyor. Son dönemde artan çatışmalar sonucunda ölü sayısının bini aştığı bildiriliyor. Hem ABD hem de Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni (BMGK) acil olarak toplantıya çağırarak, bu kanlı duruma bir çözüm bulunmasını talep ediyor. Suriye İnsani Yardım Ofisi, çatışmaların ulaştığı boyutların, bölgedeki zaten kemale ermiş insani krizi daha da derinleştirdiğini belirtiyor. Bu gelişmeler ışığında, dünya gözlerini tekrar Suriye üzerindeki iç savaşa çevirmiş durumda.
Suriye'de merhametsiz bir iç savaşın sürdüğü aşikar. 2011 yılında başlayan çatışmalar, başlangıçta hükümet karşıtı bir gösteri ile başlamış, zamanla çok sayıda uluslararası aktörün dahil olduğu bir savaş arenasına dönüşmüştür. Uzun süredir uygulanan yaptırımlar, ekonomik çöküş ve artan insani kriz, halkın yaşam standartlarını dibe vurmuştur. Çatışmaların nedenleri arasında, etnik ve mezhepsel farklılıklar, siyasi iktidar mücadeleleri ve dış müdahaleler yer almaktadır. Bu çatışmaların sonuçları da oldukça yıkıcı olmaktadır. Birçok insan yerinden edilmiş, milyondan fazla Suriyeli ülkesini terk ederek mülteci konumuna düşmüştür.
Savaşın deja-vu kökenleri, Suriye’nin tarihine ve sosyo-politik yapısına derinlemesine yayılmaktadır. Hükümet güçleri ile muhalif gruplar arasındaki çatışmalar başlar başlamaz, durum hızla karmaşık bir hal aldı. Dış güçlerin müdahalesi, durumu daha da kötüleştirmiştir. ABD, Rusya ve diğer ülkeler, kendi çıkarları doğrultusunda Suriye'deki tarafları desteklemek için çeşitli askeri ve siyasi çalışmalar yürütmektedir. Ancak bu müdahale biçimleri genellikle çatışmaları daha da tırmandırmakta ve insani durumları daha da zorlaştırmaktadır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, dünya genelinde barışı ve güvenliği sağlamak amacıyla kurulmuş uluslararası bir düzlem olmasına rağmen, Suriye krizinde etkin bir çözüm üretememektedir. ABD ve Rusya'nın sürekli olarak pozisyonlarını koruması, BMGK'nın etkili bir karar almasını güçleştirmektedir. Her iki ülke de kendi stratejik çıkarlarını göz önünde bulundurarak, Suriye'deki durumu farklı bir yönde yönlendirmeye çalışmaktadır. Bu da, uluslararası alanda yapılan barış görüşmelerinin sık sık başarısız olmasına yol açmaktadır.
Son günlerde, çatışmaların ve ölümlerin artması üzerine BMGK'ya acil toplantı çağrısında bulunulması, dünya genelindeki birçok ülkeden de benzer tepkileri beraberinde getirdi. Birçok ülke, Suriye'deki insani durumu değerlendirirken, kalıcı bir çözüm beklediğini ifade etmektedir. Ancak, bu durum her geçen gün daha da karmaşık hale geliyor. Krizin çözülmesi için daha fazla diplomatik çaba sarf edilmesi gerektiği kulislerde dile getiriliyor. Geçmişte olduğu gibi, uluslararası toplumun Suriye'deki bu karamsar duruma kayıtsız kalmaması gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç olarak, Suriye'deki çatışmalar ve buna bağlı olarak artan ölümler, hem ülke içindeki durumu daha da kötüleştiriyor hem de bölgesel istikrarı tehdit ediyor. ABD ve Rusya’nın BMGK'yı harekete geçirme çağrısı, sorunun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Ancak, uluslararası toplumun bu krize yönelik çözüm üretmesi ve Suriye halkının acılarına son vermesi her zamankinden daha fazla önem kazanmaktadır. Dökülen kanların durması, Suriye’de kalıcı bir barış ortamının sağlanması ve halkın güvenliğinin teminat altına alınması için gerekli olan adımlar bir an önce atılmalıdır.