Son günlerde dünya gündeminde yer alan ve büyük yankı uyandıran bir iddia, ABD basını tarafından ortaya atıldı. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun, İran’a karşı askeri bir saldırı kararı aldığına dair söylentiler, uluslararası alanda büyük bir tartışmanın kapılarını araladı. 2024'te gerçekleşebileceği öne sürülen bu saldırı, hem bölgedeki güvenlik dinamiklerini değiştirme potansiyelini taşıyor hem de dünya genelinde tansiyonu yükseltiyor. Peki, Netanyahu bu kararı neden aldı? Saldırı Türkiye için ne anlama geliyor? İşte bu kritik soruların yanıtlarını derinlemesine inceleyeceğiz.
Netanyahu'nun alınan kararın arka planında yatan nedenler, sadece İran ile olan düşmanlığın ötesine geçiyor. Eylül 2023’te yapılan genel seçimler öncesinde, Netanyahu'nun popülaritesinin düştüğü gözlemlenmişti. Dış politikada kaybedilen irade, iç politikada da etkisini hissettirerek, halkın güvenini sarsmaya başlamıştı. Geçtiğimiz yıl, Netanyahu'nun hükümeti, ülkenin güvenliği için acil bir harekete geçme gerekliliğini gerekçe göstererek, halkın gözünde imajını yeniden inşa etmeyi hedeflediyordu. Bunun için İran'a karşı daha sert söylemlerde bulunarak, halkın milliyetçi duygularını harekete geçirmeyi amaçladığı iddia ediliyor.
Öte yandan, Netanyahu'nun yurt dışında, özellikle ABD’nin stratejik desteğine olan ihtiyacı da göz önünde bulundurulmalı. 2024'te yapılacak başkanlık seçimleri yaklaşırken, ABD'de İran'a karşı sert bir tutum sergileyen bir yönetimin iş başında olacağına dair önemli işaretler var. Bu durum Netanyahu için, saldırı kararını almanın yanı sıra, uluslararası arenada destek bulmak anlamına da geliyor. Böylece, hem iç politikada güçlenmeyi hedeflemiş olacak hem de ABD ile olan ilişkilerini daha da sağlamlaştırma fırsatını elde edecek.
İran’ın karşılık verme olasılığı, bu durumun en endişe verici yanlarından biri. İran, uzun süredir İsrail'in düşmanı olarak tanımlanıyor ve geçmişteki saldırılara misilleme yapma kapasitesine sahip olduğu biliniyor. Eğer Netanyahu’nun planı hayata geçerse, İran’ın nasıl bir tepki vereceği merak konusu. İran’ın yetkilileri, daha önce benzer durumlardan ders çıkardıklarını ve saldırılara ihtiyacı olan durumlardan biri olarak gördüklerini belirtiyorlar. Bu durum, bölgedeki güç dengelerini de değiştirebilir.
Netanyahu’nun kararının sadece askeri bir müdahale ile kalmayacağı, siyasi sonuçlarının da olacağı kesin. Eğer bu saldırı planı gerçekleşirse, yalnızca İran’daki yalnızlığı arttırmakla kalmayacak, aynı zamanda Komşu ülkelerdeki radikal grupları da harekete geçirebilir. Hizbullah gibi grupların, İran'a yönelik bir saldırı sonrasında ne tür adımlar atacağı ise bilinmiyor. Bu durum, Orta Doğu'daki istikrarı tehdit eden bir dizi olayı tetikleyebilir.
Sonuç olarak, Netanyahu’nun İran’a karşı 2024’te almış olduğu saldırı kararı, sadece İsrail’in değil, tüm bölgenin geleceği açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Diğer ülkelerin ise bu gelişmelere karşı nasıl bir tutum alacakları, dünya gündemini belirleyecek kritik bir nokta olarak öne çıkıyor. İleriye dönük bu konu, sadece askeri bir çatışmanın ötesinde, diplomatik ilişkileri, ticaret yollarını ve pek çok uluslararası politikayı etkileyecek bir gelişme olarak kaydedilmelidir.