Son yıllarda yaşanan çatışmalar, Ortadoğu'daki en karmaşık insani krizlerine yol açtı. Özellikle İsrail'in Gazze'ye yönelik politikaları, bölgedeki yaşam koşullarını daha da zorlaştırarak, yerel halkın yaşam süresini direkt etkiliyor. Dünya genelindeki insan hakları örgütleri, bu durumu sıkça dile getirse de, gözler hâlâ regional politikalardaki değişimlere çevrilmiş durumda. Gazze, geçmişte de birçok savaş ve çatışma yaşamış bir bölge olmasına rağmen, son dönemlerde yaşananlar farklı bir boyuta ulaşmış durumda. Özellikle, sağlık hizmetlerine erişim, temel gıda maddelerine ulaşım ve su kaynaklarının tüketimi açısından yaşanan sıkıntılar, bölgedeki yaşam süresini tehdit eden başlıca faktörler olarak öne çıkıyor.
İsrail, Gazze'nin sınırlarını kapatarak bölgedeki insan akışını sınırlamış, bu da insanların temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekmesine neden olmuştur. Elektrik kesintileri, su sıkıntısı ve temel sağlık hizmetlerine erişim gibi sorunlar, bölgedeki yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdü. Ülkede bulunan hastaneler, elektrojenik cihazların kullanımına bağlı olarak sürekli bir enerji kaynağına ihtiyaç duyuyor. Ancak, enerji kesintileri nedeniyle hastalar tedavi edilemeden ya da acil durumlarda müdahale edilmeden yaşamını yitirebiliyor. Bununla birlikte, gıda ambargosu altında kalan Gazze halkı, sağlıklı gıdalara erişim konusunda da sıkıntılar çekiyor. Yaşam süresi üzerindeki bu olumsuz etkiler, uluslararası toplumun dikkatini çekiyor. Ancak, mevcut duruma çare bulmak oldukça güç görünüyor. Pek çok vatandaş, yaşamak istedikleri bir yer olmasına rağmen, koşullar nedeniyle ya başka ülkelere göç ediyor ya da insani yardım bekleyen bir yaşam sürüyor.
Ülkeler ve uluslararası kuruluşlar, Gazze'deki zor yaşam koşullarına karşı gereken adımları atmaktan kaçınıyor. Birçok insan hakları savunucusu ve sivil toplum kuruluşu, bu duruma dikkat çekmeye çalışıyor. Ancak, çözüm yollarının sınırlı olması ve siyasi belirsizlikler, Gazze’deki halkın durumunu daha da zor hale getiriyor. Birçok devlet, İsrail'le olan ilişkileri nedeniyle bu durumu göz ardı ederken, Gazze'de yaşayan insanların sesi duyulmaz hale geliyor. Uluslararası basında sıkça yer bulan bu mesele, aslında dünya genelinde benzer krizlerin yaşanmasına dair birer göstergedir. İnsanlar, sadece hayatta kalmak için savaşırken, bu tür baskıcı politikalar demografik yapıyı da etkiliyor. Yaşam süresinin düşmesi, sadece Böyle bağımsız veya medeni bir toplumun yaşam standardını değil, aynı zamanda gelecek kuşaklar için de büyük tehdit oluşturuyor.
İsrail ve Gazze arasında devam eden gerilimler, bölgedeki halkın günlük yaşamını tümüyle etkilerken, bu durumun kısa, orta ve uzun vadede ne tür sonuçlar doğuracağı merak ediliyor. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar gibi savunmasız grupların çoğu, yaşananlarla doğrudan yüzleşmek zorunda kalıyor. Sonuç olarak, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde yaşam süresinin kısalmasına neden olan bu durumu değiştirmek için gerekli adımların atılmaması, dünya genelinde ciddi bir insani kriz olarak değerlendiriliyor. Yaşam kalitesini artırmak amacıyla harekete geçilmesi gereken bir nokta, yavaşça geri planda kalıyor gibi görünüyor. Bu noktada, Gazze'deki yaşam süresinin bir an önce yeniden ele alınması ve sürdürülebilir bir çözüm için adımlar atılması oldukça önemlidir.