Son dönemde dünya genelinde yaşanan siyasi gelişmeler arasında en dikkat çekici olanlardan biri de ABD’nin Suriye’den çekilme kararının alınması. Bu durum, yalnızca Amerikalıların değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkelerin ve özellikle de İsrail’in gündemini derinden etkiledi. İsrail basını, bu çekilişi farklı açılardan değerlendirirken, bölgede yaşanacak olası değişimlerin sonuçlarına dair çeşitli senaryolar üzerinde yoğunlaşıyor.
ABD’nin Suriye politikası uzun zamandır tartışma konusu oldu. İnce detaylar, Trump yönetiminden Biden yönetimine geçiş sürecinde meydana gelen farklılıklarla birlikte gün yüzüne çıktı. ABD’nin Suriye’de bulunma gerekçesi, başlangıçta terörle mücadele ve IŞİD’in tamamen ortadan kaldırılması üzerindeydi. Ancak zamanla, bu durum daha karmaşık hale geldi. Çekilmenin ardında yatan esas nedenlerin başında, hem iç politikada hem de uluslararası alanda yaşanan ekonomik zorluklar ile askeri gücü kullanımında giderek artan isteksizlik yer alıyor.
Özellikle Rusya’nın bölgedeki etkinliğinin artması ve İran’ın Suriye’deki varlığı, ABD’nin bu kararı almasına yol açan etkenler arasında. Aynı zamanda, mevcut siyasi iklimin sıkıntılı olduğu, halkın ekonomik sıkıntılar içinde boğuştuğu ve askeri harcamaların artırılmasının zor olduğu bir dönemde, askerlerin yurt dışında tutulmasının pek de makul bir seçenek olmadığı düşünülüyor.
İsrail basını ise ABD’nin bu çekilişini büyük bir endişeyle karşılıyor. Zira, ABD'nin bölgedeki varlığı, İsrail’in güvenliğinin temel taşlarından birini oluşturuyordu. İsrail, Suriye’deki İran etkisinin artmasından ve devlet dışı aktörlerin (örneğin, Hizbullah gibi) daha fazla güçlenmesinden oldukça kaygılı. Bu sebepler dolayısıyla, ABD’nin çekilmesi, İsrail için yeni bir tehdit senaryosunun kapısını açıyor.
Ancak İsrail, bu durumu sadece bir tehdit olarak değil, aynı zamanda bir fırsat olarak da görebilir. Farklı stratejiler geliştirmek zorunda kalan İsrail, Suriye’deki durumdan daha fazla yararlanarak, kendi güvenlik politikalarını yeniden şekillendirebilir. Bununla birlikte, bölgedeki diğer ülkelerle işbirliklerinin artırılması, alternatif müttefikler edinilmesi gibi yollar izlenebilir.
Askeri ve istihbarat alanında yaşanan bu değişimler, aynı zamanda İsrail’in uluslararası ilişkiler stratejisini de etkileyecek gibi görünüyor. ABD’nin Suriye’den çekilmesiyle birlikte, İsrail’in yalnızca İran’a karşı değil, aynı zamanda diğer bölgesel güçlere karşı daha kararlı ve proaktif bir yaklaşım sergilemesi gerekecek.
Bölgedeki gelişmeler ilerledikçe, ABD’nin Suriye’den çekilişi, hem iç politikada hem de uluslararası arenada çeşitli tartışmalara yol açtı. Bu durumu dikkatle izleyen İsrail, gelişmelerin nasıl ilerleyeceği konusunda temkinli, ancak kararlı bir tutum sergilemek zorunda. Tüm bu gelişmeler ışığında, ABD’nin kararının sonuçlarını görmek için bir süre beklemek gerekecek. Ancak net olan bir şey var; bu çekilme, bölgedeki güç dengesini etkileyecek önemli bir aşamayı temsil ediyor.
Sonuç olarak, ABD’nin Suriye’den çekilmesi, yalnızca askeri bir karar olmanın ötesinde, bölgedeki siyasi dinamikleri yeniden şekillendiren bir gelişme olarak değerlendirilmeli. Özellikle İsrail’nin bunun karşısında nasıl bir strateji geliştireceği, gelecekteki bölgesel ilişkilerin de seyrini belirleyecektir. Bu nedenle, Suriye'deki gelişmelerin ve uluslararası ilişkilerin takibi büyük önem taşıyor.